Kategori: İNGİLİZCE DERSLERİ

I need to buy groceries. Yiyecek almam gerek. You need to take a break. Ara vermelisin. He needs a new car. Yeni bir arabaya ihtiyacı var. She needs a new…

I work at a tech company. Bir teknoloji şirketinde çalışıyorum. You work hard to achieve your goals. Hedeflerinize ulaşmak için çok çalışıyorsunuz. He works as a doctor. Doktor olarak çalışıyor.…

I leave for work at 8am. Sabah 8’de işe gidiyorum. You leave a note on the table. Masaya bir not bırakıyorsun. He leaves the room. Odadan çıkıyor. She leaves the…

I become tired after a long day. Uzun bir günün ardından yorgun düşüyorum. You become a better person. Daha iyi bir insan olursun. He becomes a father. O bir baba…

I put my keys in my bag. Anahtarlarımı çantama koydum. You put the book on the shelf. Kitabı rafa koyuyorsunuz. He puts the trash in the bin. Çöpü çöp kutusuna…

I tell my parents about my day. Aileme günümü anlatıyorum. You tell me a joke. Bana bir fıkra anlat. He tells his story. Hikayesini anlatıyor. She tells her secrets. Sırlarını…

I want a cup of coffee. Bir fincan kahve istiyorum. You want a new car. Yeni bir araba istiyorsun. He wants to travel the world. Dünyayı gezmek istiyor. She wants…

You find a good deal online. İnternette iyi bir anlaşma bulursun. He finds a solution to the problem. Soruna bir çözüm buluyor. She finds the missing piece of the puzzle.…

I use my computer every day. Bilgisayarımı her gün kullanıyorum. You use the calculator. Hesap makinesini kullanıyorsun. He uses his credit card. Kredi kartını kullanıyor. She uses her imagination. Hayal…

I look at the menu. Menüye bakıyorum. You look at the stars. Yıldızlara bakıyorsun. He looks at his phone. Telefonuna bakar. She looks at her reflection. Yansımasına bakıyor. It looks…

I give my friend a gift. Arkadaşıma bir hediye veriyorum. You give me a hand. Bana yardım et. He gives money to charity. Hayır kurumuna para verir. She gives her…

I come home from work every day. Her gün işten eve geliyorum. You come to the party. Partiye geliyorsun. He comes to visit me. Beni ziyarete geliyor. She comes to…