You find a good deal online.
İnternette iyi bir anlaşma bulursun.
He finds a solution to the problem.
Soruna bir çözüm buluyor.
She finds the missing piece of the puzzle.
Yapbozun eksik parçasını bulur.
It finds its way back home.
Eve dönüş yolunu bulur.
We find a new restaurant to try.
Denemek için yeni bir restoran buluyoruz.
They find a lost item.
Kayıp bir eşya bulurlar.
I found my keys yesterday morning.
Anahtarlarımı dün sabah buldum.
You found a good deal online last night.
Dün gece internette iyi bir anlaşma buldun.
He found a solution to the problem this morning.
Bu sabah soruna bir çözüm buldu.
She found the missing piece of the puzzle last week.
Geçen hafta yapbozun eksik parçasını buldu.
It found its way back home yesterday.
Dün eve dönüş yolunu buldu.
We found a new restaurant to try last month.
Geçen ay denemek için yeni bir restoran bulduk.
They found a lost item last week.
Geçen hafta kayıp bir eşya buldular.
I will find my keys tomorrow morning.
Anahtarlarımı yarın sabah bulacağım.
You will find a good deal online later.
Daha sonra çevrimiçi olarak iyi bir anlaşma bulacaksınız.
He will find a solution to the problem next week.
Gelecek hafta soruna bir çözüm bulacaktır.
She will find the missing piece of the puzzle later.
Yapbozun eksik parçasını daha sonra bulacaktır.
It will find its way back home in the future.
Gelecekte eve dönüş yolunu bulacaktır.
We will find a new restaurant to try next month.
Gelecek ay denemek için yeni bir restoran bulacağız.
They will find a lost item tomorrow.
Yarın kayıp bir eşyayı bulacaklar.
I would find my keys earlier if I put them in the same place every day.
Anahtarlarımı her gün aynı yere koysam daha erken bulurdum.
You would find a good deal online more if you spent more time looking.
Aramaya daha fazla zaman harcarsanız, çevrimiçi olarak daha iyi bir anlaşma bulacaksınız.
He would find a solution to the problem more if he had more information.
Daha fazla bilgiye sahip olsaydı, soruna daha fazla çözüm bulurdu.
He would use his credit card more if he had more money.
Daha çok parası olsa kredi kartını daha çok kullanırdı.
She would use her imagination more if she had more time.
Daha fazla zamanı olsa hayal gücünü daha çok kullanırdı.