Almanca En Çok Kullanılan İlk 50 Fiil

Almanca dilinde günlük hayatta en çok kullanılan ilk 50 fiili aşağıda bulabilirsiniz. Ayrıca her bir fiil için en az 3 tane cümle örneği oluşturduk. Tüm bunlara ek olarak aşağıdaki Almanca fiil cümlelerini sesli olarak dinleyebilmeniz için ses dosyası da oluşturduk.

Aşağıdaki playerdan sesli olarak okunuşlarını dinleyebilirsiniz:



  1. sein (olmak)

  • Ich bin müde. (Ben yorgunum.)
  • Du bist nett. (Sen iyisin.)
  • Wir sind hungrig. (Biz açız.)
  1. haben (sahip olmak)

  • Ich habe ein Buch. (Benim bir kitabım var.)
  • Du hast eine Schwester. (Senin bir kız kardeşin var.)
  • Wir haben keine Zeit. (Bizim zamanımız yok.)
  1. werden (olmak)

  • Ich werde müde. (Yoruluyorum.)
  • Du wirst nett sein. (İyi olacaksın.)
  • Wir werden hungrig. (Acıkacağız.)
  1. machen (yapmak)

  • Ich mache Hausaufgaben. (Ödev yapıyorum.)
  • Du machst Sport. (Spor yapıyorsun.)
  • Wir machen eine Reise. (Seyahate çıkıyoruz.)
  1. gehen (gitmek)

  • Ich gehe zur Schule. (Okula gidiyorum.)
  • Du gehst ins Kino. (Sinemaya gidiyorsun.)
  • Wir gehen spazieren. (Biz yürüyüşe çıkarız.)
  1. kommen (gelmek)

  • Ich komme aus Deutschland. (Ben Almanya’dan geliyorum.)
  • Du kommst zu spät. (Geç geliyorsun.)
  • Wir kommen morgen. (Yarın geliyoruz.)
  1. sagen (söylemek)

  • Ich sage die Wahrheit. (Ben doğruyu söylüyorum.)
  • Du sagst es ihm. (Sen ona söylüyorsun.)
  • Wir sagen es niemandem. (Biz kimseye söylemiyoruz.)
  1. denken (düşünmek)

  • Ich denke an dich. (Ben seni düşünüyorum.)
  • Du denkst zu viel. (Sen çok düşünüyorsun.)
  • Wir denken an unsere Zukunft. (Biz geleceğimizi düşünüyoruz.)
  1. fahren (sürmek)

  • Ich fahre ein Auto. (Ben araba sürüyorum.)
  • Du fährst Rad. (Sen bisiklet sürüyorsun.)
  • Wir fahren nach Hause. (Biz eve (araçla) gidiyoruz.)
  1. geben (vermek)

  • Ich gebe dir ein Buch. (Ben sana kitap veriyorum.)
  • Du gibst mir deine Handynummer. (Sen bana telefon numaranı veriyorsun.)
  • Wir geben ihm eine Chance. (Biz ona bir şans veriyoruz.)
  1. finden (bulmak)

  • Ich finde dich nett. (Ben seni güzel buluyorum.)
  • Du findest es interessant. (Sen ilginç buluyorsun.)
  • Wir finden es schwer. (Biz zor buluyoruz.)
  1. nehmen (almak)

  • Ich nehme ein Buch. (Ben kitap alıyorum.)
  • Du nimmst deine Tasche. (Sen çantanı alıyorsun.)
  • Wir nehmen den Zug. (Biz trene biniyoruz.)
  1. lassen (izin vermek, bırakmak)

  • Ich lasse dich gehen. (Ben gitmene izin veriyorum.)
  • Du lässt mich in Ruhe. (Sen beni yalnız bırakıyorsun.)
  1. können (yapabilmek)

  • Ich kann Deutsch sprechen. (Ben Almanca konuşabiliyorum.)
  • Du kannst singen. (Sen şarkı söyleyebiliyorsun.)
  • Wir können uns nicht entscheiden. (Biz karar veremiyoruz.)
  1. sollen (meli, malı)

  • Ich soll lernen. (Ben çalışmalıyım)
  • Du solltest früher kommen. (Sen daha erken gelmelisin.)
  • Wir sollen uns beeilen. (Biz acele etmeliyiz.)
  1. wollen (istemek)

  • Ich will ein Eis. (Ben dondurma istiyorum.)
  • Du willst es wissen. (Sen bilmek istiyorsun.)
  • Wir wollen zusammen sein. (Biz birlikte olmak istiyoruz.)
  1. müssen (zorunda olmak)

  • Ich muss lernen. (Ben çalışmak zorundayım)
  • Du musst früher kommen. (Sen daha erken gelmek zorundasın.)
  • Wir müssen uns beeilen. (Biz acele etmek zorundayız)
  1. dürfen (izin vermek)

  • Ich darf ein Eis essen. (Benim dondurma yememe izin var.)
  • Du darfst es wissen. (Senin bilmene izin var.)
  • Wir dürfen zusammen sein. (Bizim birlikte olmamıza izin var.)
  1. meinen (düşünmek, kastetmek)

  • Ich meine es ernst. (Ben cidden onu kastettim.)
  • Du meinst es gut. (Sen iyi demek istiyorsun.)
  • Wir meinen es nicht böse. (Bunu kötü anlamda düşünmüyoruz.)
  1. hören (dinlemek)

  • Ich höre Musik. (Ben müzik dinliyorum.)
  • Du hörst gut zu. (Sen iyi dinliyorsun.)
  • Wir hören ihm zu. (Biz onu dinliyoruz.)
  1. tun (yapmak)

  • Ich tue mein Bestes. (Ben elimden geleni yapıyorum.)
  • Du tust es für mich. (Sen benim için yapıyorsun.)
  • Wir tun es zusammen. (Biz birlikte yapıyoruz.)
  1. helfen (yardım etmek)

  • Ich helfe dir. (Ben sana yardım ediyorum.)
  • Du hilfst mir. (Sen bana yardım ediyorsun.)
  • Wir helfen ihm. (Biz ona yardım ediyoruz.)
  1. bekommen (sahip olmak, elde etmek, almak)

  • Ich bekomme ein Geschenk. (Ben hediye alıyorum.)
  • Du bekommst eine Belohnung. (Siz bir ödül alıyorsunuz.)
  • Wir bekommen Besuch. (Biz ziyaretçi alıyoruz.)
  1. sprechen (konuşmak)

  • Ich spreche Deutsch. (Ben Almanca konuşuyorum.)
  • Du sprichst gut Deutsch. (Sen Almanca’yı iyi konuşuyorsun.)
  • Wir sprechen über unsere Pläne. (Biz planlarımız hakkında konuşuyoruz.)
  1. leben (yaşamak)

  • Ich lebe in Deutschland. (Ben Almanya’da yaşıyorum.)
  • Du lebst alleine. (Sen yalnız yaşıyorsun.)
  • Wir leben in einer WG. (Biz ortak bir apartmanda oturuyoruz.)
  1. lieben (sevmek)

  • Ich liebe dich. (Seni seviyorum.)
  • Du liebst mich. (Beni seviyorsun.)
  • Wir lieben unsere Familie. (Biz ailemizi seviyoruz.)
  1. lernen (öğrenmek)

  • Ich lerne Deutsch. (Ben Almanca öğreniyorum.)
  • Du lernst für die Prüfung. (Sen sınav için öğreniyorsun.)
  • Wir lernen etwas Neues. (Biz yeni bir şey öğreniyoruz.)
  1. essen (yemek yemek)

  • Ich esse eine Pizza. (Ben pizza yiyorum.)
  • Du isst gern Gemüse. (Sen sebze yemeyi seviyorsun.)
  • Wir essen zusammen. (Biz birlikte yemek yiyoruz.)
  1. trinken (içmek)

  • Ich trinke Wasser. (Ben su içiyorum.)
  • Du trinkst einen Kaffee. (Sen kahve içiyorsun.)
  • Wir trinken Bier. (Biz bira içiyoruz.)
  1. schlafen (uyumak)

  • Ich schlafe gut. (Ben iyi uyurum.)
  • Du schläfst viel. (Sen çok uyuyorsun.)
  • Wir schlafen lange. (Biz uzun süre uyuyoruz.)
  1. reden (konuşmak)

  • Ich rede mit dir. (Ben sana konuşuyorum.)
  • Du redest zu viel. (Sen çok fazla konuşuyorsun.)
  • Wir reden über das Wetter. (Biz hava durumu hakkında konuşuyoruz.)
  1. arbeiten (çalışmak)

  • Ich arbeite im Büro. (Ben ofiste çalışıyorum.)
  • Du arbeitest hart. (Sen sıkı çalışıyorsun.)
  • Wir arbeiten zusammen. (Biz birlikte çalışıyoruz.)
  1. spielen (oynamak)

  • Ich spiele Klavier. (Ben piyano çalıyorum.)
  • Du spielst Tennis. (Sen tenis oynuyorsun.)
  • Wir spielen Karten. (Biz kart oynuyoruz.)
  1. laufen (koşmak)

  • Ich laufe im Park. (Ben parkta koşuyorum.)
  • Du läufst schnell. (Sen hızlı koşarsın.)
  • Wir laufen zusammen. (Biz birlikte koşuyoruz.)
  1. verstehen (anlamak)

  • Ich verstehe dich. (Ben seni anlıyorum.)
  • Du verstehst es nicht. (Sen anlamıyorsun.)
  • Wir verstehen uns gut. (Biz birbirimizi iyi anlıyoruz.)
  1. schreiben (yazmak)

  • Ich schreibe einen Brief. (Ben bir mektup yazıyorum.)
  • Du schreibst eine E-Mail. (Sen bir e-posta yazıyorsun.)
  • Wir schreiben ein Buch. (Biz bir kitap yazıyoruz.)
  1. lesen (okumak)

  • Ich lese ein Buch. (Ben bir kitap okuyorum.)
  1. singen (şarkı söylemek)

  • Ich singe im Chor. (Ben koroda şarkı söylüyorum.)
  • Du singst gut. (Sen iyi şarkı söylüyorsun.)
  • Wir singen zusammen. (Biz birlikte şarkı söylüyoruz.)
  1. tanzen (dans etmek)

  • Ich tanze Salsa. (Ben salsa dansı yapıyorum.)
  • Du tanzt gut. (Sen güzel dans ediyorsun.)
  • Wir tanzen zusammen. (Biz birlikte dans ediyoruz.)
  1. reisen (yolculuk yapmak, seyahat etmek)

  • Ich reise gerne. (Ben seyahat etmekten zevk alıyorum.)
  • Du reist viel. (Sen çok seyahat ediyorsun.)
  • Wir reisen in den Urlaub. (Biz tatil zamanı seyahat ediyoruz.)
  1. kochen (yemek yapmak)

  • Ich koche heute Abend. (Ben bu akşam yemek yapıyorum.)
  • Du kochst gerne. (Sen yemek yapmaktan zevk alıyorsun.)
  • Wir kochen zusammen. (Biz birlikte yemek yapıyoruz.)
  1. rufen (aramak, telefon etmek, çağırmak)

  • Ich rufe dich an. (Ben seni arıyorum.)
  • Du rufst mich an. (Sen beni arıyorsun.)
  • Wir rufen ein Taxi. (Biz bir taksi çağırıyoruz.)
  1. kaufen (satın almak)

  • Ich kaufe ein Buch. (Ben bir kitap satın alıyorum.)
  • Du kaufst ein Kleid. (Sen bir elbise satın alıyorsun.)
  • Wir kaufen ein Haus. (Biz bir ev satın alıyoruz.)
  1. verkaufen (satmak)

  • Ich verkaufe mein Auto. (Ben arabamı satıyorum.)
  • Du verkaufst deine CD. (Sen CD’ni satıyorsun.)
  • Wir verkaufen unsere Möbel. (Biz mobilyalarımızı satıyoruz.)
  1. zeigen (göstermek)

  • Ich zeige dir mein Zimmer. (Ben sana odamı gösteriyorum.)
  • Du zeigst mir deine Sammlung. (Sen bana koleksiyonunu gösteriyorsun.)
  • Wir zeigen unsere Fotos. (Biz fotoğraflarımızı gösteriyoruz.)
  1. schicken (göndermek)

  • Ich schicke dir eine E-Mail. (Ben sana bir e-posta gönderiyorum.)
  • Du schickst mir eine SMS. (Sen bana kısa mesaj gönderiyorsun.)
  • Wir schicken ein Paket. (Biz bir paket gönderiyoruz.)
  1. empfangen (almak)

  • Ich empfange dich. (Ben seni alıyorum.)
  • Du empfängst eine E-Mail. (Sen ir e-posta alıyorsun.)
  • Wir empfangen unsere Gäste. (Biz misafirlerimizi alıyoruz.)
  1. besuchen (ziyaret etmek)

  • Ich besuche meine Freunde. (Ben arkadaşlarımı ziyaret ediyorum.)
  • Du besuchst das Museum. (Siz müzeyi ziyaret ediyorsunuz.)
  • Wir besuchen unsere Familie. (Biz ailemizi ziyaret ediyoruz.)
  1. treffen (buluşmak)

  • Ich treffe mich mit dir. (Ben seninle buluşuyorum.)
  • Du triffst deine Freunde. (Siz arkadaşlarınızla buluşuyorsunuz.)
  • Wir treffen uns in der Stadt. (Biz şehirde buluşuyoruz.)

Bir yanıt yazın