İngilizce Modals Verbs (Yardımcı Fiiller) Konu Anlatımı ve Cümle Örnekleri (PDF)

İngilizce modal verbs fiiller; yetenek, olasılık, izin veya yükümlülük ifade eden küçük bir yardımcı fiiller sınıfıdır. En çok bilinen: “can“, “could“, “may“, “might“, “must“, “shall“, “should“, “will” ve “would” gibi modal verbs fiiller en çok kullanılanlar arasındadır.

Bu fiiller, ana fiilde anlatılan eylem veya olay hakkında konuşucunun tutumunu veya kesinlik derecesini belirtmek için kullanılır. Geçmiş veya ortaç biçimleri yoktur ve her zaman ana fiilin temel biçimi tarafından takip edilirler.

Aşağıda İngilizce dilinde çok sık kullanılan bazı yardımcı fiiller listelenmiştir. Her birİ için cümle örnekleri verilmiştir. Ayrıca aşağıdaki listeyi PDF formatında indirmek isterseniz bu sayfanın sonunda linki bulabilirsiniz.

En Çok Kullanılan Model Verbs Fiillerin Listesi



Can : I can speak Spanish fluently.
Yapabilmek : Akıcı bir şekilde İspanyolca konuşabiliyorum.

Could : He could run a marathon in under three hours.
Olabilmek : Üç saatin altında bir maraton koşabilir.

May : May I use the restroom?
Edebilmek : Tuvaleti kullanabilir miyim?

Might : She might be able to help us with the project.
Mümkün olmak : Projede bize yardım edebilir.

Will : I will meet you at the park.
Gelecek zaman : Seninle parkta buluşacağım.

Would : They would like to go to the concert.
İstemek : Konsere gitmek isterler.

Shall : Shall we start the meeting now?
Yapmak : Toplantıya şimdi başlayalım mı?

Should : I should probably study for the exam.
Yapmak : Muhtemelen sınava çalışmalıyım.

Must : We must finish this report by tomorrow.
Zorunlu olmak : Bu raporu yarına kadar bitirmeliyiz.

Have to : I have to go to the store.
Mecbur olmak : Mağazaya gitmeliyim.

Need to : They need to submit the proposal by Friday.
Gerekmek : Teklifi Cuma gününe kadar sunmaları gerekiyor.

Used to : I used to play the piano.
Eskiden : Piyano çalardım.

Dare : I dare you to jump off the bridge.
Cesaret : Seni köprüden atlamaya cesaret ediyorum.

Ought to : You ought to take some time off.
Yapmak : Biraz ara vermelisin.

Had better : You’d better be on time.
Daha iyi : Zamanında gelsen iyi olur.

Would rather : I would rather stay home than go out.
Tercih etmek : Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

Had rather : I’d rather stay home than go out.
Yeğlemek : Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı yeğlerim.

Be able to : I’ll be able to come to the party tonight.
Mümkün : Bu gece partiye gelebileceğim.

Be supposed to : I’m supposed to meet my friend at the library.
Gereklilik : Arkadaşımla kütüphanede buluşmam gerekiyor.

Be about to : I’m about to leave for work.
Olmak üzere : İşe gitmek üzereyim.

Be willing : I’m willing to help with the project.
İstekli olun : Projeye yardım etmeye hazırım.

Be eager : I’m eager to learn more about the topic.
Hevesli olun : Konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için can atıyorum.

Be bound : I’m bound to succeed in this endeavor.
Bağlı olun : Bu çabada başarılı olmak zorundayım.

Be destined : He’s destined for greatness.
Kader olun : Büyüklük onun kaderinde var.

Be certain : I’m certain that I left my keys on the table.
Emin olun : Anahtarlarımı masanın üzerinde unuttuğumdan eminim.

Be sure : I’m sure that I left my keys on the table.
Emin olun : Anahtarlarımı masanın üzerinde bıraktığımdan eminim.

Be willing : I’m willing to help with the project.
İstekli olun : Projeye yardım etmeye hazırım.

Be bound : I’m bound to succeed in this endeavor.
Bağlı olun : Bu çabada başarılı olmak zorundayım.

Be destined : He’s destined for greatness.
Kader olun : Büyüklük onun kaderinde var.

Be certain : I’m certain that I left my keys on the table.
Emin olun : Anahtarlarımı masanın üzerinde unuttuğumdan eminim.

Be sure : I’m sure that I left my keys on the table.
Emin olun : Anahtarlarımı masanın üzerinde bıraktığımdan eminim.

Be eager : I’m eager to learn more about the topic.
Hevesli olmak : Konu hakkında daha fazla bilgi edinmek için can atıyorum.

Be bound : I’m bound to succeed in this endeavor.
Bağlı olmak : Bu çabada başarılı olmak zorundayım.

Be destined : He’s destined for greatness.
Mukadder olmak : Büyüklük onun kaderinde var.

Be certain : I’m certain that I left my keys on the table.
Emin olmak : Anahtarlarımı masanın üzerinde unuttuğumdan eminim.

Be going to : I’m going to the gym later.
Gidiyor olmak : Daha sonra spor salonuna gideceğim.

Have : I have a meeting at 2pm.
Var : Öğleden sonra 2’de bir toplantım var.

Do : Do you want to come to the party?
Yapmak : Partiye gelmek ister misin?

Does : Does he know the answer?
Yapmak : O cevabı biliyor mu?

Did : I did my homework last night.
Yapmak : Ben dün gece ödevimi yaptım.

Am : I am feeling tired.
Am : Ben yorgun hissediyorum.

Is : She is going to the store.
Is : O dükkana gidiyor.

Are : We are having a party tonight.
Are : Bu gece bir parti veriyoruz.

Was : I was at the park yesterday.
Was : Dün parktaydım.

Were : They were playing soccer in the field.
Were : Sahada futbol oynuyorlardı.

Being : Being a teacher is a rewarding job.
Olmak : Öğretmen olmak ödüllendirici bir iştir.

Been : I have been waiting for you for an hour.
Olmak : Bir saattir seni bekliyorum.

Have been : I have been studying for the exam for weeks.
Yapmak : Haftalardır sınava çalışıyorum.

İNGİLİZCE MODEL VERBS LİSTESİ İNDİR (PDF )

Bir yanıt yazın