İngilizce öğrenenler için sürekli kullanılan İngilizce cümle kalıplarını bu sayfada bulabilirsiniz. Ayrıca İngilizce cümlelerin Türkçe çevirilerini de bulabilirsiniz. Bunlara ek olarak sayfada verilen İngilizce cümle örneklerini MP3 formatında sesli olarak dinleme imkanına sahipsiniz.
Selamlaşma
Good morning! | Günaydın! |
Good afternoon! | Tünaydın! |
Good evening! | İyi akşamlar! |
How do you do? | Nasılsınız? / Nasılsınız? |
Hello! | Merhaba! |
Hi! | Merhaba! |
I’m glad to see you! | Seni gördüğüme sevindim! |
Welcome! | Hoş geldin! / Hoş geldiniz! |
We are glad to see you! | Sizi görmekten mutluyuz! |
I haven’t seen you for weeks. | Seni haftalardır görmedim. |
How are you feeling? | Nasıl hissediyorsun? |
It’s a long time since I saw you last! | Seni son gördüğümden bu yana çok zaman geçti! |
What a pleasant suprise! | Ne hoş bir sürpriz! |
How are you? | Nasılsın? |
How are you doing? | Nasılsın? |
How are things? | İşler nasıl? |
How are your parents? | Ebeveynlerin nasıl? |
How is your family? | Aileniz nasıl? |
How is your wife? | Karınız nasıl? |
How is your husband? | Kocanız nasıl? |
How are your children? | Çocuklarınız nasıl? |
Thank you, very well. | Teşekkür ederim, çok iyiyim. |
Thank you, not so bad. | Teşekkür ederim, fena değilim. |
I’m fine, thank you. | İyiyim teşekkürler. |
Thank you, so-so. | Teşekkür ederim, şöyle böyle. |
I hope you are feeling well. | Umarım iyi hissediyorsundur. |
So-so. | Şöyle böyle. |
I’m all right. | Ben iyiyim. |
Not too bad. | Çok kötü değil. |
Nothing good. | Hiçbir şey iyi değil. |
Vedalaşmalar
Good-bye! | Güle güle! |
Bye-bye! | Güle güle! |
So long! | Elveda! |
Cheerio! | Şerefe! / Sağlık diliyorum! |
Good night! | İyi geceler! |
See you soon! | Yakında görüşürüz! |
See you tomorrow! | Yarın görüşürüz! |
See you tonight! | Bu akşam görüşürüz! |
See you later! | Sonra görüşürüz! |
See you again! | Tekrar görüşürüz! |
All the best! | Herşey gönlünce olsun! |
Have a good trip! | İyi yolculuklar! |
Good luck! | İyi şanlar! |
I hope to see you soon. | Umarım, seni yakında görürüm. |
I hope we’ll meet again. | Umarım tekrar görüşürüz. |
Till we meet again! | Tekrar buluşana kadar! |
Write to us. | Bize yazın. |
Here’s my address. | İşte adresim. |
I have a new address. | Yeni bir adresim var. |
Call me. | Ara beni. |
My telephone number is … | Telefon numaram … |
I must go now. | Ben şimdi gitmeliyim. |
I must be going. | Gitmem gerek. |
I’m sorry to see you go. | Gittiğin için üzgünüm. |
You’re not in a hurry, are you? | Acelen yok, değil mi? |
I’ve enjoyed seeing you. | Seni gördüğüme sevindim. |
Come back soon. | Yakında geri gelin. |
Remember me to your wife. | Karına selam söyle. |
Give my regards to your sister. | Kız kardeşine selam söyle. |
Gümrük & Sınır Kapısı & Pasaport Kontrol
Where is the customs? | Gümrük nerede? |
Which way to customs? | Gümrüğe nasıl gidilir? |
Where is the passport control? | Pasaport kontrolü nerede? |
I’m a citizen of Russia. | Ben Rusya vatandaşıyım. |
Show me your passport, please. | Bana pasaportunuzu göster, lütfen. |
Here is my passport. | Pasaportum burada. |
What is the purpose of your visit to this country? | Bu ülkeyi ziyaretinizin amacı nedir? |
The purpose of my visit is … | Ziyaretimin amacı… |
How long do you intend to stay? | Ne kadar kalmayı düşünüyorsunuz? |
I am going to stay in the country for several days. | Ülkede birkaç gün kalacağım. |
I am going to stay in the country for a week. | Bir haftalığına ülkede kalacağım. |
I am going to stay in the country for a month. | Bir aylığına ülkede kalacağım. |
Where will you stay? | Nerede kalacaksın? |
I’ll stay at a hotel. | Bir otelde kalacağım. |
I’ll stay at my relatives. | Akrabalarımda kalacağım. |
How much dollars have you gotten? | Yanınızda kaç dolar var? |
How much euros have you gotten? | Yanınızda kaç euro var? |
Any foreign money? | Başka bir yabancı para var mı? |
Have you anything to declare? | Beyan edecek bir şeyiniz var mı? |
Here is my customs declaration. | İşte benim gümrük beyannamem. |
I need a customs declaration form. | Gümrük beyannamesi formuna ihtiyacım var. |
Have you any dutiable goods? | Gümrük vergisine tabi malınız var mı? |
How much customs duty must I pay? | Ne kadar gümrük vergisi ödemeliyim? |
This is my luggage. | Bu benim bagajım. |
I have only personal belongings. | Sadece kişisel eşyalarım var. |
This is my hand luggage. | Bu benim el bagajım. |
I have only gotten some presents. | Sadece bazı hediyeler aldım. |
Open your case for examination, please. | Dosyanızı incelemek için açın, lütfen. |
You’ll have to pay duty on this. | Bunun için vergi ödemeniz gerekecek. |
I must confiscate these goods. | Bu mallara el koymalıyım. |
I’d like to phone to the embassy. | Elçiliğe telefon etmek istiyorum. |
May I go? | Gidebilir miyim? |
That’s all right! You may pass on. | Tamam! Geçebilirsiniz. |
Tebrikler ve Dilekler
Good luck! | İyi şanlar! |
Have a good time! | İyi vakit geçir! |
All the best! | Herşey gönlünce olsun! |
Merry Christmas! | Mutlu Noeller! |
Happy New Year! | Mutlu yıllar! |
I wish you luck! | Sana şans diliyorum! |
I wish you happiness! | Mutluluklar dilerim! |
I wish you success! | Sana başarılar diliyorum! |
I wish you health! | Ben size sağlık diliyorum! |
My best wishes! | En iyi dileklerimle! |
To friendship! | Dostluğa! |
Here’s to you! | Senin için! (Şerefe) |
To co-operation! | İşbirliğine! |
My congratulations to you! | Seni tebrik ediyorum! |
I congratulate you on your birthday! | Doğum günün için seni tebrik ediyorum! |
I congratulate you on the holiday! | Seni tatilde tebrik ediyorum! |
May all your dreams come true! | Bütün hayallerin gerçek olsun! |
I hope you have a good rest! | Umarım iyi bir dinlenirsin! |
I hope you have a good time! | Umarım iyi zaman geçirirsin! |
I hope you have a good holiday! | Umarım iyi bir tatil geçirirsin! |
Have a good journey! | İyi geziler dilerim! |
Happy landing! | Mutlu inişler! (Kazasız bir iniş dilerim) |
Thank you for your congratulations! | Tebrikleriniz için teşekkürler! |
Sohbet Nasıl Başlatılır?
Excuse me … | Affedersiniz … |
Do you speak English? | İngilizce biliyor musunuz? |
– a little. | – biraz. |
– bad. | – kötü. |
– with the help of this phrase-book. | – bu konuşma kılavuzunun yardımıyla. |
Sorry for interrupting you … | Sizi böldüğüm için özür dilerim … |
Excuse me, tell me please … | Affedersiniz, lütfen söyle misiniz… |
I would like to speak to you. | Sizinle konuşmak istiyorum. |
Are you very busy at the moment? | Şu anda çok meşgul müsünüz? |
Could you spare me a moment? | Bana bir dakika ayırabilir misiniz? |
Can I have a word with you? | Seninle biraz konuşabilir miyim? |
Could you help me, please? | Bana yardım edebilir misiniz, lütfen? |
I’ll just like to tell you that … | Sana sadece şunu söylemek istiyorum… |
May I ask you a question? | Sana bir soru sorabilir miyim? |
Tanışma
Welcome! | Hoş geldiniz! |
What is your name? | Adınız nedir? |
I am … | Ben … |
My name is… | Benim ismim… |
My surname is … | Soyadım … |
What is his name? | Onun adı ne? (Eril) |
His name is …. | Onun adı …. (Eril) |
What is her name? | Onun adı ne? (Dişil) |
Her name is … | Onun adı … (Dişil) |
I would like you to meet … | … ile tanışmanızı isterim. |
– my husband. | Kocamla … |
– my wife. | Karımla … |
– my friend. | Arkadaşımla … |
– my girlfriend. | Kız arkadaşımla … |
Let me introduce you to him. | Sizi onunla tanıştırayım. |
May I introduce myself. | Kendimi tanıtayım. |
We’ve met before. | Daha önce tanışmıştık. |
I don’t think we have met before. | Daha önce tanıştığımızı sanmıyorum. |
I know you. | Sizi tanıyorum. |
Have you met? | Tanıştınız mı? |
I want you to meet Mrs. … | … hanımla tanışmanı istiyorum. |
Pleased to meet you. | Tanıştığımıza memnun oldum. |
Have you meet Mrs. …? | … hanım ile tanıştınız mı? |
I am glad to meet you. | Seninle tanıştığıma memnun oldum. |
Very pleased! | Çok memnun oldum! |
Anlamak
Do you understand me? | Beni anlıyor musunuz? |
I don’t understand you. | Anlamıyorum. |
I understand you. | Sizi anlıyorum. |
I quite understand you. | Sizi çok iyi anlıyorum. |
I understand you quite well. | Sizi gayet iyi anlıyorum. |
I understand every word you say. | Söylediğiniz her kelimeyi anlıyorum. |
Speak louder, please. | Yüksek sesle konuşun, lütfen. |
Speak slower, please. | Daha yavaş konuşun, lütfen. |
Write it down, please. | Bir yere yazın lütfen. |
Translate it. | Çevirin lütfen. |
Please, say it again. | Lütfen, tekrar söyleyin. |
How can that be translated? | Bu nasıl tercüme edilir? |
We need an interpreter. | Tercümana ihtiyacımız var. |
Çeşitli sorular
Where? | Nerede? |
Why? | Neden? / Niçin? |
How? | Nasıl? |
Whom? | Kime? |
When? | Ne zaman? |
Who? | Kim? |
Which? | Hangi? / Hangisi? |
Whose? | Kimin? |
What? | Ne? |
Where from? | Nereden? |
How many? | Kaç tane? (Sayılabilir şeyler için) |
How much? | Ne kadar? (Sayılamayan şeyler için) |
Who is this? | Bu kim? |
What has happened? | Ne oldu? |
What do you want? | Ne istiyorsun? |
Who do you want? | Kimi istiyorsunuz? |
Who are you looking for? | Kimi arıyorsunuz? |
Who can I ask? | Kime sorabilirim? |
Where can I find him? | Onu nerede bulabilirim? |
Who told you that? | Bunu sana kim söyledi? |
What do you mean? | Ne demek istiyorsunuz? |
What’s the matter? | Sorun nedir? |
Do you undestand me? | Beni anlıyor musunuz? |
Don’t you like it? | Beğenmedin mi? |
May I? | İzin verirseniz? |
Do you have? | Sende / Sizde var mı? |
Could you do me a favor? | Bana bir iyilik yapar mısın? |
Can you tell me …? | Bana söyler misiniz …? |
Could you help me, please? | Bana yardım edebilir misiniz, lütfen? |
Where is the nearest hospital? | En yakın hastane nerede? |
May I have your pen? | Kaleminizi alabilir miyim? |
May I have a cigarette, please? | Bir sigara alabilir miyim, lütfen? |
Do you smoke? | Sigara içiyor musunuz? |
May I trouble you for a light? | Ateşinizi alabilir miyim? |
Do you mind if I smoke? | Sigara içmemin mahsuru var mı? |
Would you, please, keep an eye on my baggage? | Lütfen bagajıma göz kulak olur musunuz? |
Allow me to help you? | Size yardım etmeme izin verin. |
Kabuller
Yes, indeed. | Evet, kesinlikle. |
Yes, that’s true. | Evet, bu doğru. |
Yes, of course. | Evet, elbette. |
Yes, certainly. | Evet, kesinlikle. |
Oh, surely. | Kesinlikle. |
Absolutely correct. | Kesinlikle, doğru. |
That’s right. | Bu doğru. |
Undoubtedly. | Şüphesiz. |
That’s all right. | Tamam. |
I’m sure of that. | Bundan eminim. |
I’m absolutely certain of that. | Bundan kesinlikle eminim. |
I see. | Anlıyorum. |
Good. | İyi. |
Very well. | Çok iyi. |
I quite agree with you. | Sana katılıyorum. |
That’s a good idea. | Bu iyi bir fikir. |
With pleasure! | Memnuniyetle! |
There’s something in that. | Bunda bir şey var. |
I don’t mind. | Umursamıyorum. |
I’m not against it. | Ben buna karşı değilim. |
I’m for it! | Ben varım! |
I agree with you. | Size katılıyorum. |
You are right! | Haklısın! |
Of course. | Elbette. |
Certainly! | Kesinlikle! |
Anlaşmazlık, Reddedilme
No. | Hayır. |
Certainly not. | Kesinlikle hayır. |
That isn’t true. | Bu doğru değil. |
You are mistaken. | Yanılıyorsun. |
I don’t agree with you. | Sana katılmıyorum. |
I don’t think so. | Öyle düşünmüyorum. |
No, I can’t tell you. | Hayır, sana söyleyemem. |
I’m of a different opinion. | Ben farklı bir görüşteyim. |
No go! | Uymuyor! |
Not for the world! | Uygun değil! |
By no means. | Hiçbir şekilde. |
I think you’re wrong. | Bence hatalısın. |
It’s not true. | Bu doğru değil. |
That’s not the question. | Bu soru bu değil. |
I can’t see much sense in it. | Bunda pek bir anlam göremiyorum. |
You aren’t right. | Haklı değilsin. |
I object to that. | Buna itiraz ediyorum. |
Excuse me, but I have things to do. | Affedersiniz ama yapacak işlerim var. |
I can’t. | Yapamam. |
It’s impossible. | Bu imkansız. |
Davet ve Teklif
Come over and visit. | Gel ve ziyaret et. |
Come to see us tonight. | Bu gece bizi görmeye gel. |
Come in. | Girin. |
Come and see me on Sunday. | Pazar günü gel ve beni gör. |
Come to my birthday party. | Doğum günü partime gel. |
Come to dinner. | Akşam yemeğine gel. |
I want to invite you to lunch. | Seni öğle yemeğine davet etmek istiyorum. |
May I invite you to …? | Seni … ‘ye davet edebilir miyim? |
– a restaurant. | – bir restorana. |
– the cinema. | – sinemaya. |
– a theater. | – bir tiyatroya. |
– a club. | – bir klübe. |
Call any day you like. | İstediğiniz gün arayın. |
How about coming with us to the club? | Bizimle kulübe gelmeye ne dersin? |
Would you like to have some coffee? | Biraz kahve içmek ister misin? |
Can you keep me a company? | Bana arkadaşlık edebilir misin? |
Would you like to come for a walk? | Yürüyüşe gelmek ister misin? |
Would you care to come to my place and have a drink? | Benim yerime gelip bir içki içmek ister misin? |
Where can we meet? | Nerede buluşabiliriz? |
When can we meet? | Ne zaman buluşabiliriz? |
May I offer you …? | Sana teklif edebilir miyim …? |
– a cigarette. | – bir sigara içmeyi. |
– a cup of coffee. | – bir fincan kahve içmeyi. |
– a glass of wine. | – bir bardak şarap içmeyi. |
– an ice cream. | – bir dondurma yemeği. |
Minnettarlık
Thank you. | Teşekkür ederim. |
Thanks. | Teşekkürler. |
Thank you very much. | Çok teşekkür ederim. |
Many thanks. | Çok teşekkürler. |
Thank you for … | … için teşekkür ederim. |
Thanks your for help. | Yardımın için teşekkürler. |
Thank you in advance. | Şimdiden teşekkür ederim. |
I’m very thankful to you. | Sana çok minnettarım. |
I’m very much obliged to you. | Size çok minnettarım. |
I am very grateful to you. | Sana minnettarım. |
Thanks for the invitation. | Davet için teşekkürler. |
Thanks for the present. | Hediye için teşekkürler. |
It was pleasure. | Bu benim için bir zevkti. |
You are always welcome. | Size kapımız her zaman açık. |
You are welcome. | Rica ederim. |
Don’t mention it. | Sözü bile olmaz, Önemli değil. |
Thank you for coming. | Geldiğiniz için teşekkür ederim. |
You help been most helpful. | En çok yardımcı oldunuz. |
No trouble at all. | Hiç sorun değil. |
Please, thank your … for me. | Lütfen, ….. teşekkür ettiğimi söyleyin. |
– sister | – kız kardeşinize |
– wife | – eşinize |
– mother | – annenize |
Please, thank your … for me. | Lütfen, ….. teşekkür ettiğimi söyleyin. |
– husband | – kocanıza |
– brother | – erkek kardeşinize |
– father | – babanıza |
Dil bilmek
Do you speak English? | İngilizce biliyor musunuz? |
Do you speak Russian? | Rusça biliyor musunuz? |
Do you speak French? | Fransızca biliyor musunuz? |
Do you speak German? | Almanca biliyor musunuz? |
Do you speak Spanish? | İspanyolca biliyor musunuz? |
Do you speak Italian? | İtalyanca biliyor musunuz? |
Do you speak Chinese? | Çince biliyor musunuz? |
Just a little. | Sadece biraz. |
A little. | Biraz. |
I only know few words. | Sadece birkaç kelime biliyorum. |
I don’t speak English. | İngilizce bilmiyorum. |
My English is very poor. | İngilizcem çok zayıf. |
I speak English badly. | İngilizceyi kötü konuşuyorum. |
I don’t understand you. | Anlamıyorum. |
Repeat, please. | Lütfen tekrarlayın. |
Would you speak a little slower. | Biraz daha yavaş konuşur musunuz? |
I need an interpreter. | Bir tercümana ihtiyacım var. |
You speak good English. | Sen güzel İngilizce konuşuyorsun. |
You speak English with a slight Russian accent. | Hafif bir Rus aksanıyla İngilizce konuşuyorsun. |
You pronunciation of English is practically faultless. | İngilizce telaffuzunuz neredeyse kusursuz. |
What languages can you speak? | Hangi dilleri konuşabiliyorsun? |
Where did you learn English? | İngilizceyi nerede öğrendin? |
How long have you been learning English? | Ne zamandır İngilizce öğreniyorsun? |
I’ve been learning it for almost three years. | Neredeyse üç yıldır öğreniyorum. |
Let’s talk Russian. | Rusça konuşalım. |
What’s that called in Russian? | Buna Rusça ne denir? |
Let’s look up this word in my dictionary. | Bu kelimeyi sözlüğümde arayalım. |
How do you spell it? | Bunu nasıl hecelersiniz? |
What does this word mean? | Bu kelimenin anlamı nedir? |
How do you pronounce it? | Bu nasıl telafuz edeliyor? |
This is a slang word. | Bu argo bir kelime. |
Ülkeler ve Milliyetler
What country do you come from? | Hangi ülkeden geliyorsun? |
I come from the Russia. | Rusya’dan geliyorum. |
Where are you from? | Nerelisin? |
I’m from Russia. | Rusyalıyım. |
I’m from Ukraine. | Ukraynalıyım. |
I’m from USA. | Amerika’dan geliyorum. |
I’m from Kazakhstan. | Ben Kazakistanlıyım. |
I’m from Belorus. | Beyaz Rusya’lıyım. |
I’m from Italy. | İtalya’danım. |
I’m from Canada. | Ben Kanadalıyım. |
I’m from England. | Ben İngiltere’den geliyorum. |
I’m from Spain. | İspanyadan’ım. |
I’m from Japan. | Japonyalıyım. |
I live in Moscow. | Moskova’da yaşıyorum. |
I live in Saint Petersburg. | Petersburg’da yaşıyorum. |
This is my first visit to the USA. | Bu benim ABD’ye ilk ziyaretim. |
I’ve never visited other countries. | Başka ülkeleri hiç ziyaret etmedim. |
How long are you going to stay in the USA? | ABD’de ne kadar kalacaksın? |
I hope to stay here for a few weeks. | Umarım birkaç hafta burada kalırım. |
What nationality are you? | Hangi ülkedensin? |
Are you Russian or Ukrainian? | Rus musun yoksa Ukraynalı mısın? |
I’m Russian. | Ben Rusum. |
I’m Ukrainian. | Ben Ukraynalıyım. |
My mother is German by nationality. | Annem milliyetine göre Alman. |
He is an American subject. | O bir Amerikan vatandaşıdır. |
Zaman kavramları
What’s the time, please? | Saat kaç, lütfen? |
Could you tell me the right time, please? | Bana doğru zamanı söyler misiniz, lütfen? |
What time is it? | Saat kaç? |
What’s the time? | Saat kaç? |
It’s five o’clock. | Saat beş. |
It’s exactly six. | Tam olarak altı. |
It’s half past three. | Saat üç buçuk. |
It’s a quarter past two. | İkiyi çeyrek geçiyor. |
Fifteen minutes to nine. | Dokuza on beş dakika var. |
It’s five to seven. | Beşe yedi var. |
It’s five past seven. | Saat yediyi beş geçiyor. |
It’s twelve noon (midnight). | Öğlen on iki (gece yarısı). |
Oh, is it as late as that! | Oh, bu kadar geç mi oldu! |
Is it nine already? | Dokuz oldu mu? |
My watch is ten minutes slow. | Saatim on dakika yavaş. |
My watch is ten minutes fast. | Saatim on dakika hızlı. |
My watch has stopped. | Saatim durdu. |
I don’t know, what time is it. | Saatin kaç olduğunu bilmiyorum. |
We have plenty of time. | Çok vaktimiz var. |
He’s late today. | O bugün gecikti. |
Am I too early? | Çok mu erkenciyim? |
You are late. | Geç kaldın. |
Be quick! | Çabuk ol! |
Hurry up! | Acele et! |
What’s the date today? | Bugünün tarihi ne? |
What was the date yesterday? | Dün tarih neydi? |
Today is the third of May. | Bugün Mayıs’ın üçü. |
What’s today? | Bugünhangi gün? |
Today is Monday. | Bugün Pazartesi. |
Hava durumu
What’s the forecast for today? | Bugün için hava tahmini nedir? |
What weather is it today? | Bugün hava nasıl? |
Today it is cold outdoors. | Bugün dışarısı soğuk. |
Today it is hot outdoors. | Bugün dışarısı çok sıcak. |
Today it is windy outdoors. | Bugün dışarıda hava rüzgarlı. |
Today it is cloudy outdoors. | Bugün dışarıda hava bulutlu. |
Today it is sunny outdoors. | Bugün dışarıda hava güneşli. |
Today it is rainy outdoors. | Bugün dışarıda yağmurlu. |
It’s a nice morning! | Güzel bir sabah! |
It was cloudy this morning. | Bu sabah hava bulutluydu. |
The sky is clear. | Gökyüzü açık. |
The sun is coming out. | Güneş açıyor. |
The weather is getting warmer. | Havalar ısınıyor. |
It’s raining very hard. | Çok şiddetli yağmur yağıyor. |
It’s cold today. | Bugün soğuk. |
I feel terribly cold. | Çok soğuk hissediyorum. |
It’s a fine day, isn’t it? | Güzel bir gün, değil mi? |
I’m hot. | Sıcaklandım. |
I’m wet through. | SIrılsıklam oldum. |
It’s splendid weather, isn’t it? | Harika bir hava, değil mi? |
What is the weather forecast for tomorrow? | Yarın için hava tahmini nedir? |
Tomorrow it will be warm. | Yarın hava sıcak olacak. |
Tomorrow it will be cold. | Yarın hava soğuk olacak. |
Tomorrow it will be windy. | Yarın rüzgarlı olacak. |
Tomorrow it will be rainy. | Yarın yağmurlu olacak. |